22 Nisan 2010 Perşembe

Her çocuk bilir mi?

Dünyanın bir yerinde çocuklara bir bayram hediye edilmiş... o güne sevinçle uyansınlar, bir araya gelsinler,  dini-dili-ırkı ne olursa olsun barışı yaşasınlar istenmiş. ele tutuşup dönerken karşısına denk gelen çocuğun gözlerinde neşeyi okusunlar, elini sıkı sıkı tutup güveni hissetsinler diye. bu çocuklar şanslıymış. Çünkü Türkiye'nin bir Atatürk'ü olmuş... değerini bilmiş onların, gelecek onların demiş... yalnız kendi ülkesinin değil tüm dünya çocuklarının olsun istemiş bu gün... her yıl yüzlerce çocuk gelir ülkemize, Türk misafirperver ailelerin yanında kalır, bayramı kutlarlar. ne büyük bir başarıdır bu... Umarım bu ülkede daha nice yüzyıllar boyu kutlanır çocuk bayramı... 

Kendilerine özel bu günden haberdar olan olmayan tüm dünya çocuklarının bayramı güzel geçsin istiyorum.    



DÜNYA GÜNÜ!


Bugün, sevgiyle kök saldığım, tutkuyla bağlandığım sevgili dünyamın günü. Ağacına çiçegine rüzgarına denizine güneşine kurbağasına baykuşuna karıncasına leyleğine çimenine bulutuna gecesine gündüzüne yazına sonbaharına hayranlıkla izleyedaldığım, şırıldayan derelerini, cıvıldayan kuşlarını, şiddetli yagmurunu dinleyedurduğum dünyam... bize kucak açtın, kollarını sevgiyle doladın... korudun, kolladın, evimizde hissettirdin... betonermeden toprağına attığım ilk adımla yüzümü güldürdün, camekandan çıkardığım ciğerlerimi temiz havayla doldurdun. bir gün buralardan gittiğimde seni özleyeceğim. sevgiyle kal... 



Kısaca Dünya Günü: 22 Nisan Dünya Günü, ilk olarak San Francisco’da 1969 yılında düzenlenen Ulusal UNESCO Dünya Konferansında John McConnell tarafından dünyamızın yaşamı ve güzelliğini kutlayarak, karşı karşıya kaldığı çevresel tehditlere dikkat çekmek amacıyla bir Dünya Günü düzenlenmesi fikri ile ortaya çıkmıştır.
John McConnell’in ilk önerdiği Dünya Günü kutlamaları için tarih ise ekinoks (gece ve gündüzün eşit olduğu) zamanı yani 21 Mart olmuştur. Daha sonra ise, çevre sorunlarına büyük bir kamuoyu ile tepki gösteren ilk hareket Wisconsin Senatörü Gaylord Nelson’un desteği ile 22 Nisan 1970 tarihinde ilk Dünya Günü kutlamaları olarak tarihe geçmiştir. Bu kutlamalara 20 milyon kişi katılmış, birçok konferanslar ve sempozyumlar düzenlenerek, çevre sorunlarına dikkat çekilerek ABD’nin ilk 'Temiz Hava Yasası' ve 'Temiz Su Yasaları' hazırlanmıştır.

"HER ŞEYİ KARŞILAŞTIR"AN SİTE!


iki "şey" arasında kararsız mı kaldınız, kafanız mı karıştı, tıklayın buraya, objektif gözlerce yapılan tespitler yardımcınız olsun.

20 Nisan 2010 Salı

Tuning my emotions!

Ofiste gun boyu masa basi calisan bizler gibiler icin nefis bir haberim var. Ruhuna iyi gelecek muzik turunu seciyorsun siteden, guzel guzel dinliyorsun. Ruh halin mi degisti, degis tonton yeni bir tur sec, takil kafana gore... Benim gibi ajans ici gurultu magduruysaniz hele, soyutlayin kendinizi soyutlayabildiginiz kadar...


Tuning my emotions diyorsun, basliyor tunmaya!

 BURAYA!  tıkla



Çocuklar bayram etsin!

Çoluk çocuk 23 Nisan programı yapmak isteyenler, çocuklarına guzel bir bayram gunu hediye etmek isteyenler şurayı ziyaret etsinler, guzel seyler kesfetsinler.

Seni seçtim güneş kartı!

Dunku yazim icin sectigim gunes kartinin anlamina bugun baktim. Karsima tarot destesinden cikip gelen bu kartin anlami cok hos. Hicbir sey tesaduf degilse bu kartin da yoluma cikmasi tesaduf olamaz degil mİ?



Güneş kartı Kahramanın Yolculuğu'nun Dönüş Eşiğini Atlama/Yeniden Doğuş aşamasının üçlü kart grubunun (Güneş - Mahkeme - Dünya) birinci kartıdır.

Güneş kartındaki çocuk yolculuğun başında karşılaştığımız Joker’dir. Her ikisinde de saflık vardır ama bu saflık Joker’de toyluk, Güneş’te ise bilgelik, sadelik ve tevazu içerir. Kahramanın dönüşümü gece ile başlamış, sabah ile sona ermiştir. Şimdi yeniden doğma görevini tamamlayabilir. Bu her ne kadar başladığımız yere geri dönüş gibi görünse de buraya dönüşülerek gelinmiştir ve bunun kısa yolu yoktur. Jung’un dediği gibi “Bütünlüğe giden doğru yol kaçınılmaz dolambaçlardan ve yanlış dönüşlerden oluşur. Düz gitmeyen, yılan gibi olan, karşıtlıkları birleştiren uzun bir yoldur, bize Hermes’in Asası’nı (hekimliğin simgesi) hatırlatır, labirente benzer kıvrımlarında ve dönüşlerinde dehşet hiç de eksik olmaz.”

Güneş kartı kendimizi tümüyle kabul ettiğimiz bir noktada olduğumuzu gösterir. Davranışlarımızın sonuçlarını kabul etmiş, fazla katı olan kimliğimize döverek şekil vermişizdir ve yarının değişebilecek şartlarına uymaya da hazırızdır. Kendimizi sevmeyi öğrendiğimiz için hayatı da severiz ve yaşam doluyuzdur. Ve başkalarına da değer verir, onları da severiz. Dışarıya neşe ve sıcaklık yansıtırız. Burada gençlik vardır ama gelişmemişlik yoktur, aksine bir insanoğlu olarak sorumluğumuzu kavramışızdır.

Zayıf noktalarımızı ve hâlâ keşfedilmemiş yersiz ve kötü özelliklerimiz olduğunu bilir, kabul ederiz. Başkalarından gelen aşağılayıcı tavırlar bizi rahatsız etmez ve kendimizi saldırıya uğramış gibi hissetmeyiz. Bir eleştiri geldiğinde gerçeklik payı barındırıyorsa bunu görür, gereğini yaparız. Tartışmalarda daha dengeliyizdir ve kendimizi zayıf konuma sokmaya yönelmeyiz.

Güneş sürecinde içsel gücümüz sayesinde hem ayağa kalkacak ve kendimizi ortaya koyabilecek durumdayızdır, hem de başkalarına yer açarız, çünkü artık kendimizi ispat etmeye ihtiyacımız yoktur. Yaşamı memnuniyetle başkalarıyla paylaşırız. Şöhret ve onurlandırma gibi şeyler gelirse hoşgeldin deriz, ama gelse de olur gelmese de. Eğer kendimizi ifade etme şansımız yoksa, ki şimdi istediğimiz budur, bunların ne kadar sığ şeyler olduğunu ve ne kadar çok vecibesi olduğunu biliriz. Dolayısıyla yalnızca kendimiz olabildiğimiz için mutluyuzdur ve bizim için başka bir şey olmasa da olur deriz.

19 Nisan 2010 Pazartesi

Sunny Sunday!

Biraz ruzgarlıydı ama gunes vardı. Midpoint'te en sevdiklerim bir arada guzel bir pazar kahvaltısı yaptık. Yıllar sonra yine hepimiz bir aradaydık.  Sınırsız çay ve sınırsız mutluluk.  

JEAN'im benim.



Dolabımdaki jean sayısını bilmiyorum. Ama giydiklerimin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Her durumda uzerime takip, hem cok rahat hem de yanina eklenti olan kombinasyonlarla beraber şık hissettigim icin gardrobumun olmazsa olmazı... aklıma yatanını uzaktan gordugum anda kilitleniyorum ve sahip olmak icin elimden geleni yapiyorum. Sibel ve Deniz River Island'tan jean alma sevdasina dusunce ogrendik ki River Island Turkiye'yi terk etmis. Nedenini bilmiyorum. Oysa genc nufus fazla oldugundan pazar oldukca genis. Uzulduk hep beraber. Ama cingoz Deniz web sitesinden satin almaya karar vermis bile London'dan... guzel. 


Ben de diyorum ki Mavi Jeans de cok iyi. Hatta baya iyi. Ozellikle bohem havasıyla, 60′lardan esinlenilen bol paçalı Beth ve Deli Dolu modeline goz koydum.  


Bir de aklımda Gap'teki white jean var... 

13 Nisan 2010 Salı