15 Haziran 2009 Pazartesi

Prag bir masal mıydı, şehir mi?





Geniş kitlelerce dunyanin en güzel şehirlerinden biri kabul edilen Prag, kimine göre "Altın Şehir", "Doksanların Sol Bankası" ya da "Masal Şehri" kimileri içinse "Şehirlerin Anası" ve "Avrupa'nın Kalbi"dir. Benim fikrim Prag’ı en iyi “Masal Şehri” anlatıyor. Vitava nehrinin iki yanına kurulu bu minyatür şehir, kurmalı bir müzik kutusunu anımsatıyor bana. Dört bir yanda, farklı parmaklarca basılan farklı notalarla sehre ozel bir ritim yaratılırken, yuzyıllar oncesinden bugune gelen altın dokular iki zamanı tuhaf bir biçimde iç içe geçiriyor.

Praha ya da Praque ya da Prag... Eski devrimci ve oyun yazari Vaclav Havel'in Kadife Devrim'i hayata gecirdigi guzel sehir... Hitler'in kıyamayip bombalatmadigi iki sehirden biri... Mistik bir Ortaçağ resmi...

Düşünün ki şehri taparcasına seven Çek halkı 2. Dünya Savaşı’nda tarihi dokuya zarar gelmesin diye mucadelesiz teslim olmuslar. Binlerce Yahudiye mezar olan bu topraklarda acının soguk yuzuyle, sımsıcak bir bahar sabahında bir an için göz göze gelebilirsiniz. Cunku bu insanlar acilarini kalplerine gommeden once heykellere işlemeyi gorev bilmisler. Hatta meshur Charles Köprüsü’nün üzerinde zindanlarda işkence goren tutsakların cektiklerini tasvir eden, kopekli garip bir heykele rastlamak mumkun.


Şehrin tepe noktası Cumhuriyet Meydanı’ndan aşağıya baktığınızda bu bir karış toprağın dünyanın tam da orta yeri olduğunu sanırsınız. Sanki ne aramissaniz bugune dek gezdiginiz diger yerlerde hepsi buralarda bir yerlerdedir. Sasirtici bir bicimde icine alir sizi. Komunizmin etkileri gizli gizli bekler hala koselerde. Sunun surasinda kac sene olmustur ki zaten. İnsanlarin yuzlerinde hala gorursunuz etkilerini, çatık kaşlarında...

Birası, nefis gulaşı, sokak pazari, tahtadan kuklaları, kristalleri, Absenth'i, Astronomi Saati, Kafka'nın bıraktığı izler ve aşk kokusuyla seviyorum Prag’ı...

Ve Kafka soyle tarif etmis ait oldugu bu sehri:

"people who walk across dark bridges
past saints
with dim lanterns
clouds which drift across grey skies
past churches
with sombre towers
someone who leans against the solid railing
and gazes into the evening water
hands on old stones."



1 yorum:

Sibelbek dedi ki...

Ne güzel yazmışsın Bestecim.
Yazarlığını göstermişsin resmen.
Bir şehir bu kadar mı güzel anlatılır.
Zaten merak ederim, hemen gidesim geldi !!!