Müziği severim, sinemayi da severim. ama müzikli sinemayı yani müzikal filmleri secerek izlerim. Sectigim müzikaller de gercek anlamda icime ve kafama islemislerdir. Biri Chicago’dur. Catherine Zeta-Jones’un performansina hayran kalmistim. Biri Hair’dır. Bir karakterin, saçını neden uzattığını soran bir şahsa verdiği “ben uzatmıyorum, kendisi uzuyor, ama sen kestiriyorsun” cevabıyla beni koparmış, ozgurlukcu, otorite ve savas karsiti, sevgi dolu bakış açısıyla barışın içimde kök salmasini saglamistir.
when the moon is in the seventh house
and jupiter aligns with mars
then peace will guide the planets
and love will stear the stars...
Bir diğeri yeni bir müzikal filmdir. “Once.” Seyretmemin hemen ardindan jet hiziyla tarafimdan amazon’dan soundtracki siparis edilmistir. Kızıl saçlı bir oğlan, sosyalbozuk bir kız, elde sokak şarkıcısına tamir ettirilecek bir bozuk süpürge; yol kesişir. film olur. filmde müzik yaparlar. hayatımda izlediğim en duygusal olup da, ağlak olmamayı becermiş filmi yaparlar. bunu da oturup iki el kamerasıyla yaparlar. Bir de Moulin Rouge vardir elbet. Bunlarin her birinin muzikleri efsanedir benim icin.
- milujes ho? (onu seviyor musun?)
- miluju tebe (seni seviyorum)
Hepsinden en anlamlisi ise West Side Story olmustur. Cok yillar once ilk seyredisimde bu huzunlu ask hikayesinden cok etkilenmistim. Sonraki seyredislerimde muzikleriyle aklimda yer etti. Sonralari cok sevdigim birine albumunu hediye etmistim. Gecenlerde televizyonda tekrar karsima cikti. Bir kez daha seyrettim ve yeniden sevdim. Hediye ettigim kisiyi ozledim.
"I feel preety" sarkisi da benim gibi muzikal film secenlere, West Side Story severlere hediyem olsun:)
1 yorum:
Hüzünlü güzel Natalie Wood'u severdim.
O filmi onun için hala seyrederim.
Yorum Gönder