20 Ekim 2009 Salı

Bilincaltimi nasil cozumlerim? Cevap: Ruyalar


Bir kitap vardi yaz basindan beri elimde. Havuz basinda falan okudugum. Araya baska kitaplar da girdigi icin, cok anlamlandiramadan bitirdim, yazik oldu. Ama kafamda guzel bir hikaye ve akici bir dile sahip oldugu kaldi... Adı: Sırıtkan Kırmızı Ay! Gun gelip de kitabın yazari Sibel Atasoy'un kisisel gelisim yolundaki arkadaslarimdan biri olacagini kim bilebilirdi ki!

Simdi bir grup yolcu Sibel Atasoy'la beraber rüyalarimiza dogru bir yolculuga ciktik. Herbiri simgeler ve bilincaltimiza ait ipuclariyla dolu ruyalarimizdan ogrenecegimiz cok sey var. Neden mi? Nedeni gayet acik: Bilincimiz 0-6 yas arasinda geliştirdigimiz onyargilarla örtülü... Bu sabit fikirlerden arindigimiz tek an rüyada olduklarimiz. Bu nedenle, derinlerde ne hissettigimizi ancak ruyalarimizi desifre ederek cozebiliyoruz. Kendimizi tanimak icin kossskocca bir adim atmis oluyoruz.

Bu arada cok onemli bir not: Ruya analizi ancak ve ancak kisisel yapildiginda dogru bir yol gosterici olabilir. Gazetelerden, internetten bakilan ruya tabirlerinin bizi anlatmasi imkansizdir. Ruyada gorulen hikayenin, kisinin veya objenin, goren kisi icin ne ifade ettigini ogrendikten sonra yapilan analiz bilincaltindaki gercekligin bir izdusumudur.


Elveda degil, sonra gorusuruz...


Prof. Ünsal Oskay (d. 1939, Şanlıurfa - ö. 17 Ekim 2009), Türk toplumbilimci. Kitle iletişim teorileri, popüler kültür, iletişim sosyolojisi ve kültür sosyolojisi konularında çok sayıda çalışması olan Oskay Türkiye'de iletişim bilminin kurucusu sayılmaktadır.



Google'da arattiginizda karsiniza cikan kelimeler bunlar. Oysa onun nefesini hisseden, sohbetinin tadını alan ogrencileri olarak cok daha fazlasini bilir, kendimizi sansli biraz da ayricalikli hissederiz. Bildiklerimizi her zaman onun kadar iyi ifade edemesek de...

Universite hayatimin unutulmaz yuzu ve sesi kulagimdan asla gitmeyecek ölümsüz kahramanı : Unsal Oskay, Unsal Hoca...

Dun sizi sonsuzluga ugurladik, sevmezsiniz belki ama hınca hınc dolu avluda, alkislarla... Alkisi belki de en cok hak eden, bilgi ve nukteyi ustalikla harmanlayan bir derya, bir deniz oldugunuz icin, icimizde duya duya, acımızı ellerimizden çıkarırcasına...

Bitti mi yani bir donem, yoksa zaman izafi, dunya tamamen bir illüzyon mu gercekten. Ders oncesi Gul Cafe'de "hayat dersi kabul ettigimiz" sohbetinize baslayip, cafeye "hocam biz sizi sinifta bekliyorduk" diye iceri dalan ogrencilerinize, "Ben basladim bile, oturun burada devam edelim" diyebilecek kadar hayatin icinde olan siz degil miydiniz? Simdi nerdesiniz? Bir yerlerde bilgiyi bosaltmaya devam ediyor musunuz? Ustalarin sakinmadan, comertce bilgiden kurtulmak istemesi bu yuzden mi, zamani kacirmaktan korkarcasina, telasla, toprak olup gitmeden kendinden cikartmak...

Theodore Adorno'yı tanimadan, anlamadan mezun olamazdi kimse dersinden ya da Marx'ı... Moby Dick'i yeniden kesfetmeden onu anlamazdiniz ya da populer kulture yabancilasmadan irdelemeyi becerebilmeyi...

Dersler ve kavramlar bir yanda dururdu hep ama insanlik hep on plandaydi. Adalet, vicdan, sonuna kadar dusundugunun arkasinda durabilmek.

Hayatin nesnesi degil, oznesi olabilirsek, ne mutlu bize... (Ref: "Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım". Yazar: Unsal Oskay)




12 Ekim 2009 Pazartesi








İremcim, benim dogumgununden 1 gun sonra yani 5 Aralik'ta dunya evine girmeye hazirlaniyor. (ne demekse dunya evi, digerleri ne uzay evi mi, ayaklarin yere basmasiyla bir ilgisi olabilir mi?)
İrem'in asama asama asama, ev begenme ve tutma, gelinlik modeli secme, sac modeli belirleme asamalarinda hep birlikteyiz. Hem onun heyecanini paylasmis oluyor hem de dugununde ne giyecegime ne sac yapacagima ben de karar vermeye calisiyorum. Bugun dergilerde gece elbiselerine bakarken bir fantezi urettim. Bilgi caginin dibine vurdugumuzdan "neden dedim, begendigim elbiseye dergide dokundugum anda siparis vermis olamiyorum. daha oraya gelemedik mi?" Daha oralara gelemedik ama o da yakindir. sonra irem'e donup "tembellikte gelinen son nokta" dedim ve aslinda cok eglenceli bir seyi neden sanal yapmaya ozendim ki diye gecirdim icimden. Ogle yemeginde İrem, Sibel ve ben karar verdik, bir c.tesi sabahtan İstinyepark'a gidip, giyip cikaralim, insan gibi canli canli kumaslara dokunalim dedik...

Yasasin hala insanca yasamak.