21 Mayıs 2010 Cuma

Yaratıcı Blogger Ödülü aldım!

Sevgili Tibet'in annesi, beni yaratıcı blogger ödülüne layık görmüş. Çok teşekkürler. Bu ödüle layık olmaya çalışacağım :)



Ödülümle birlikte bir de konu başlığı vermiş. Kendimde ilgili ilginç bulduğum yedi şey... İnsanın kendini ilginç bulması zor iş, ama bi' deneyelim bakalım...

1. heyecanlanınca aklımda ne varsa unuturum.
2. sabah uyanınca kendimi tatlı dille kalkmaya ikna ederim. Canimmmm, hadi kalk bakalım vs.
3. uysa da uymasa da yemeklere yoğurt koyarım.
4. hayatımı turist olarak geçirebilirim.
5. saçım uzayınca kestirmeyi, kestirince uzatmayı düşünürüm.
6. konu gezmek-dışarı çıkmak olduğunda 2 dak.da kapıda hazır olabilirm.
7. 30 yaşıma kadar sesim güzel sanıyordum, taa ki karaoke'de kendimi duyana kadar...

Sevgilime sordum, ondan gelen cevapları aynen koyuyorum. Ona göre benim 7 ilginç özelliğim bunlarmış. Çok şirin :)))

1)      bıdı bıdı (çalışırkenki halimi kastediyor)

2)      psikanalizci (rüya olsun, durum değerlendirmeleri olsun...) 

3)      günümüzde az bulunur sevecenlik (merci :))

4)      araştırmacılık

5)      gezegenlik (yay burcuyuz ne de olsa)

6)      ayakkabıcı

7)      çantacı

8)      bestecik 




BENDEN DE 7 BLOGGER'A YARATICI BLOGGER ÖDÜLÜ!

ona, buna, şuna, başkasına, diğerine, berikine, ötekine

18 Mayıs 2010 Salı

Lezzet keşfim!


Dün Ataköy A+'ta yeni açılan Nando's Peri-Peri'ye gittik. "O da ne?" dediğinizi duyar gibiyim. Burası dünyanın en lezzetli ızgara edilmiş tavuklarını yapıyor. Nando's bir Portekiz markası ve mutfak da Portekiz usulü... Chilli biberinin baş rolde olduğu mönüde, seçtiğiniz yemeğin acılık derecesine peri-peri listesinden siz karar veriyorsunuz. Ben "medium" seçtim, acıydı!


Yarım ya da tam tavuk seçebilirsiniz, yanına side dishes listesinden keyfinize göre Porkekiz pilavı, colesaw, patates, ızgara sebze koydurursunuz. Nefis oluyor. Ben Cataplana isimli tavuk yemeğini seçtim. Portekiz pilavı üzerine nefis ızgara sebzeler ve tavuk bakır kapta geliyor. Öteden beri hayalimdir Portekiz'e gitmek. Özellikle de Porto ve Lizbon'a... Bu deniz kıyısı, balıkçı şehirleri şarabıyla balığıyla müziğiyle beni kendine kendine çekip duruyor. Niyeti koydum bir gün gideceğim. Meğer ben henüz gitmeden "o" benim ayağıma gelmiş. Medium acılı Cataplana'mın yanına söylediğim enfes Portekiz şarabı da beni zevkten dört köşe etti.



Bu arada ek bir bilgi: chilli biberin 2 faydası varmış. Biri kolestrolü düşürmesi, diğeri de afrodizyak etkisi. Hatta restoranın mönüsünde şu uyarıya rastlıyorsunuz: "Ufak bir uyarı! Nando's Peri-Peri'nin afrodizyak olduğu ile ilgili söylentiler var. Neyse ki Nando's restoranları sadece yemek yemek için tasarlandı. Başka şeyler için eve kadar sabretmenizi rica edeceğiz." :)

Bu arada tatlı sırası geldiğinde hakkını "frozen yogurt" veya "panacotta"dan yana kullananları hafif ama nefis bir son bekliyor.







Kurumsal kimliklerine ve ilanlarına da diyecek yok, her iş son derece kreatif olmuş.




Nerede var... Caddebostan, Cevahir AVM ve Ataköy A+

Tavsiyem olsun!

www.nandosperiperi.com.tr

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Bahçede kahvaltı!


Sabah markete gidip alışveriş yaptık önce... Canımız ne çekiyorsa attık sepete.

Mutfaktaki maharetlerimizi döktük ortaya.

Kayısı yumurta, kıvamında hellim kızartma, anne usulü çay demleme...

Bahçedeki masamıza taşındık... Bir keyifli oldu ki anlatamam.
Bahçe ne büyük bir nimet böyle.

Çay bardaklarımızı bulamadık ama su bardağında demli çay içmek daha bir zevkli zaten. Nanesiz kahvaltı düşünemiyorum, domatesle inanılmaz yakışıyorlar.

Oh be dünya varmış, gerçekten....
Kendimize güveniyoruz var mı bize kahvaltıta gelen? :)

14 Mayıs 2010 Cuma

Babam...

Facebook bugun beni babamla bulusturdu... hic gormedigim fotograflarini yuklemis bir akrabamiz. bizim eve hic ulasamamis guzel-guler yuzlu çocukluk fotoğrafları... sanki bir hazine bulmus gibi sarildim onlara, babamı bulmusum gibi sevindim. ellerine, gozlerine bakıyorum... babama ait detaylar yakalıyorum, daha küçük, daha taze ama onunlar... sanki içimde aileme ait bir mum daha yandi... bunu tarif etmek zor.

11 Mayıs 2010 Salı

2 GÜZEL HABER

1.si canim sevgilim dün hastaneden çıktı. Gün içinde işimizde olduğumuzu bilmek, mailleşmek, öğlen ne yedin demek, müşterilerin gıcıklıklarını anlatmak bile ne eğlenceliymiş meğer, anladım.
2.si canim yeğenim Yaz bugün 22 aylık oldu. Yeni ayını kutlarım bebişim. Her gün daha da tadına doyulmaz bişi oluyorsun. Mucx

7 Mayıs 2010 Cuma

Kalbimin yarısı...

1 haftadır hastanede... canim sevgilim apandisitin de en sıra dışısını buldu. plastron apandisit denen bir tip. (plastron, perfore olmuş (patlamış) apandiksin omentum (karın yağ tabakası) başta olmak üzere pariyetal periton (karın zarı dış tabakası) ile ince barsaklar ve kolonun (kalın barsak) serozal yüzeyleri tarafından sınırlandırılması sonucu oluşur. oluşan klinik duruma da plastrone apandisit denir.) 


Durumu iyi çok sükür, ama şartlar bi' enteresan. Cerrahpaşa bir üniversite hastanesi, doktorlar süper elbette... orası tartışılmaz ama çok ilkel koşullara sahip. Özel odada değilseniz tabii. yemek veriyorlar çatal-kaşık yok. dışarıdan kendiniz alıyorsunuz. çay dağıtıyorlar plastik bardağı siz getiriyorsunuz. Komedinin ilk gunu, acile bağlı cerrahi gözlem odasında geçirdigimiz gece yasandı. iki yataklı bir odadayız. yan yatakta orada tanıştığımız pırlanta gibi bir aile var. Derya abimiz apse ameliyatı olmayı bekliyor. biz de durumumuza tanı konulmasını. kapı açıldı, kim geldi dersiniz? Doktor mu? Yok! "Kedi Bey"... evet evet dogru okudunuz uzun kuyruğunu kıvıra kıvıra girdi, alışık belli bu odaya... Emin adımlarla Derya abinin yatağının yanında durdu, devirdi kendini. önce kaşındı, pirelerini saçtı, sonra da yalana yalana temizlendi. ardından çıktı pencere kenarında serumların yanına kuruldu. pes dedim. bu kadarla da kalsa iyi. biz kediyi pist pisledik pistpistlemesine de, asıl skandal hemşirenin lafı güne damgasını vurdu. "Kedi" dedik, "kedi giriyor odaya"... Onun cevabı ise yan bir gülümsemeyle karışık aynen şu oldu: "O da bi'şey mi, geçen sene kadın doğum katında köpek yavruları vardı" hadi canim... demeyin devamı da var. kediler doğurup doğurup bırakıyormus, ölüyorlarmış yavrucaklar orda burda... Neyyyyy! demeyin. ben, gözümle gördüğüm kadarından doğru olabileceğini kestirebiliyorum. Sevgilim "sakin". Ben "dırdırcı". Sevgilim "boşveeeeer" diyor. Ben "imdaaat"... Allah tüm hastaların yanında, yardımcısı olsun. İmkanı olanlara da tavsiyem kendilerine ve sevdiklerine ilk fırsatta "Özel Sağlık Sigortası" yaptırsın!!!! Devlet sağlık imkanını sunuyor belki (o da kendini içeri sokmayı başarabilene) ama hijyen ve ilgi arayışınız varsa bulmanızın mucize olduğunu ısrarla vurguluyorum.


Bu arada şükretmemiz gereken ne çok şey olduğunu bir kez daha hatırladım. Sağlık sağlık sağlık :) 


Canım sevgilim 5 gündür sadece serumla besleniyorsun. çık da güzel bir yemek yiyelim!