22 Mayıs 2009 Cuma

Yarin cumle alem eski arkadaslari gorme gunu!



Nicedir universitedeki arkadaslarimi gormemistim, yani hepsini bir arada... yarin marmara iletisim'in pilav gununu haber alinca ve de bana yoneltilen "sen de hic gelmiyorsun ama yaaa..." uyarilarinin cogamaya basladigini fark edince bu seneki pilav yeme gunune gitmeye karar verdim. eee super... bir de eş zamanli liseden 50 kisilik bir organizasyon yapiliyordu, bir gece icelim, guzelleselim programi. eee o da guzel. tarih kararlastirildi. O da ne, aaa ayni gun! eee iyi ama biraz kosturmaca olacak. muhabbet sarhosu olacagim sanirim, ama dimdik ayakta kalacagim.

Nihayet dövdüler beni!



1 hafta oldu bugun tami tamina, kafaya koyunca yaptirmadan rahat edemiyor insan. tutturdum Lioş'uma "illa bugun de bugun" diye. onunkiler de super olmustu ya zaten, gecen cuma is cikisi ben de dovmelerime kavustum. kabuklari da bugun itibariyle cikmis bulunmakta. darisi isteyen cancanlarimin basina.

Mekan: Red Cat / Bebek

Meraklilara tavsiye olunur.

dütdütcüm bugun uf oldu!



Her sabah geçtigim park kapisi, bugun her nedense bana biraz dar geldi. Sağdan, ucundan geçirdim hafiften :( Uzuldum tabii ama canim sagolsun di mi ama?
Allah hepimizi kazadan beladan korusun.

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Kadinlara yeni pencereler açan guzel insan!


Guclu, saygideger, devrimci, ilkeli, bagimsiz, heykeli dikilecek bir kadin, "o". Keske daha guzel gunlerini de gorebilseydi ulkemizin. ama gelecek nesillerin minnet dualari eminim ona kadar ulasacaktir. Emegine saglik Turkan Saylan, bu ulkenin kiz cocuklari, kadinlari, cumhuriyetcileri, Ataturk'un izinden yuruyenleri ve cuzzam hastalari sana minnettar. huzur icinde uyu.

14 Mayıs 2009 Perşembe

Kaktüs çiçek açtı!



Dun gece kızlarla Cihangir Kaktus'e gittik.
Ayiptir soylemesi yemekleri bir harika.
İstahima gem vurabilseydim keske de
gorgonzola beef'imin fotosunu
cekip yayinlayabilseydim. ama istahimi acan
baska bir sey vardi ki
Kaktus'te buyuk yanki
yaratti. Bizdeki nese, bizdeki bitmek
bilmeyen sohbet ve kahkaha tufani.
seviyorum kizim sizi.
Cerocum sana da ayak ustu ve hatta biraz sandalye ustu ugradigin icin "big kisses, love ya"

He's cancelled, concert cancelled, we're cancelled!



Depeche 'Mode'umun sonu gelmez!

Dave'cigim hastalandi, Atina konserinin hemen oncesinde kuliste yigilip kalmis. Ardindan İstanbul konseri de iptal oldu haliyle. "kalp kriziymis" dedi cerenimo. oyle mi gercekten, iyi mi, degil mi, konser sonra bi zaman olacak mi, yoksa olamayacak mi? Uzerinde tasidigin "om" seni korusun! Seviyorum seni, gorusucez.

www.depechemodetr.com'dan kampanya:
Never Let Us Down Again
13 Mayıs 2009 Çarşamba
Atina ve İstanbul konserlerinin iptal edilmemesi ve sadece ertelenmesini dileyen fanların biraraya gelip isteklerini duyurmak için kurdukları platform'a siz de destek vermek isterseniz www.neverletusdownagain.com adresini ziyaret edin.

13 Mayıs 2009 Çarşamba

“Style” got the blues!


Elalem gitmiş aya, biz hala gideriz yaya yaya...

Dun arkadaslarimla sohbetteyken “neden ama neden?” dedik, sorduk; “neden akimlar hep ingiltere’den şurdan burdan gelir de, onlar hep oncu olur, biz takipci?”

Nedeni herhalde bizde insanlarin “benzemeyi” sevmesi! Yok mu, var tabii cok kendine has tarzi olan mustesnalar... var ama az... stil sahibi olmak oyle bir sey ki ne bunu ozellikle yaparsin, ne de bunu avaz avaz bagirirsin.

Bakın tarziyla beni koparan yari cinli kadin Alexa Chung’a, ne demis: "stil ikonu olmanin pek bir anlami yok, hatta ikon olarak gorulmek oldukca bunaltici bir durum."

Herkese kendi tarzina kavusmayi diliyorum. Yoksa pek çok “young fashion victim”lar yetismeye devam edecek bu ulkede.

Döv beni, n'olur döv!




Vücuduma kaziyacaklarim var, ona soyleyecek 2 çift lafim, sectigim bir-iki şahane dovmem var... Dovecek birini ariyorum. 2 adayim var. bakalim hangisi hayat boyu uzerimde tasiyacagim, kalici bir etki birakacak? ikisi de işini ehli, ikisi de şan şöhret sahibi. yani pişman etmezler beni biliyorum. ama kendime zaman verdim, biri daha çekici olacak, beni kendine baglayacak... du bakalim, yakinda gosterir isaretini! şu siralar iz takibindeyim ya, dogru yolu satir aralarina gizlenmiş izlerden bulacagim. iste yakinda ustume gore dikilecek şahsina munhasir dovmelerim... ikisi de mi olur, yalnizca biri mi bakalim isaretler nereye gorurecek...

Test yayini sona erdi!


1-2 haftadir, ayar mayar ayagina sessiz sedasiz basladigim blog hayatimi, nihayet siz sevgili arkadaslarima da açma zamani geldi. cok mu aktif olurum yoksa aralari cok mu acar acarim simdiden kestirmek zor. Yasayalim gorelim. Size keyifli takipler.

12 Mayıs 2009 Salı

little 15...


Little 15
You help her forget
The world outside
You're not part of it yet
And if you could drive
You could drive her away
To a happier place
To a happier day
That exists in your mind
And in your smile
She could escape there
Just for a while
Little 15

ilk gençlik gunlerimden beri sarki sozleri ve notalarindaki ritmiyle beni baska baska ruh hallerine tasiyan Depeche Mode ile yeni bir bulusmam var. 14 Mayis aksami Dave Gahan'ın buyulu, hafif kisilmis sesiyle o gunlerden bugune farkli bir yasta yeni bir yolculuga cikacagim... İz birakmis, icime islemis, kendini fazlasiyla sevdirmis onlarca sarkiya eslik edecegim. Heyecanliyim, tum gun eski-yeni sarkilari cinladi kulakligimda. Depeche 'Mode'una girdim, haberiniz ola.

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Yaz ödevim...


Kızgın kumlardan serin sulara bırakabilmek kendini... ah ne hoş olur, ne derin bir özgürlük ve rahatlama hissi yaratır insanda. ben de yüzmek istemekle beraber havuz arayisimda henuz somut bir ilerleme kaydedememis bulunuyorum. kendime verdigim bir söz bu, yaz uyeligi yap kendine ve haftanin belirli gunleri yuz gonlunce. hem ruhunu ferahlat hem bedenini. hem form tut hem de yaz ödevini yerine getir. hadi bakalim bir yerde daha umudum var. hem de tam hayallerimdeki gibi. orasi olursa degmeyin havuz keyfime...

3 Mayıs 2009 Pazar

Josephine Rance, "parfümüm"




Bugun YKM'de sırf eğlence olsun diye denedigim bir kokuya asik oldum... burnum cok hassas oldugundan hic kacirmam iyi kokuyu. eve geldim kokuyu biraz arastirdim, nedir, ne degildir... 17. yy'da fransız aristokratları, imparator ve imparatoriçelerine koku yaratan Rance ailesinin yapımıymıs Josephine. Yani Napoleon'un karısına yapılmış. Yaşadığı devirde, Paris modası onun elbiselerinden ilham alırdı. Josephine'in Napolyon'a yazdığı mektuplar da dünya tarihinin en ünlü aşk mektupları arasında yer alır. Napolyon'la Josephine'in aşkı tarihin en ünlü aşklarındandır. Josephine'in hayatı pek çok romana konu olmuştur.

Bu koku tam benlik. Hem anlamli, hem cok guzel... İlk fırsatta ben de Josephine gibi kokmaliyim.

2 Mayıs 2009 Cumartesi

Ponponlu çorap ördüm annemin başına


Bugun cumartesi, muthis bir enerjiyle uyandim sabah. Annemden once kalkmam nadirdir, bu sabah kalktim. Bulasik makinesini bosalttim, cay demledim, kahvalti hazirledim, sonra kalkti annem. Neyse, guzelce yaptik kahvaltimizi ama ben enerjigim ya duramadim yerimde. Kuafore gidip sac boyami tazeledim. cok guzel parlak bir bakir bu arada saclarim. Kuafor cikisi baktim hava gunesli, saat de henuz 15.30. pazara gitmek istedi canim. annem de evde birlikte daha cok egleniriz dedim ee ok o zaman dedi, firladi o da... ooohh hava guzel, biz neseli, her sey guzel. ilk tezgah yaaa daha ilk... ponponlu çoraplar var adamın tezgahında, rengarenk, spor ayakkabilarla guzel olur dedik, basladik ayirmaya. bunlar bana... bunlar sanaaa, bunlari da ablamaaa... ben oderim dedi, annem durrr... iyi dedim, daha yolun basindayiz nasilsa... annem atti elini cantaya, bir de ne gorsun, cuzdanin yerinde yeller esiyor. daha yeni girmistik pazara... cok uzuldum once... o kadar ısrar ettim sen de gel diye, cuzdani calindi... neyse ki kimlik, kredi kardi ve para yokmus... olan fotograflara ve cuzdanin kendisine olmus. olsun dedi annem, ben de bir sure sonra rahatladim. sonrasinda keyifli bir pazar turu yaptik birlikte. meshur ponponlu coraplarim da işte karsinizda.

1 Mayıs 2009 Cuma

Başlıyorummmmm

Blogger olmaya karar verme anı:

Bende bir keci inadi var ki sormayin... Bir seye başlayana kadar akla karayi secerim. Artik buna usengeclik mi deseeeek, bosvermislik miiiiiii yoksa kapali fikirli olmak mi bilemiyorum. Lost dizisine baslamam da baya zor olmustu. Tum ısrarlara ragmen "istemeeem, istemeee" ben dizi izlemem, yok benim oyle kotu aliskanliklarim diye saviyordum israrcilari. En baş israrci ablamdi... beni iyi bilir pes etmedi allah var... eh peki dedim teslim oldum bir gun. simdi ne durumda mi lost maceram? "hastasiyim" her perşembe ya da en gec cuma oglen yemege cikilmiyor ve lost izleniyor. Ask-i Memnu icin de benzer bir durum yasamistim. İs yerindeki dizi takipcileri Sibel ve Nuriye ince ince islediler beni, tipki bir oya gibi. İcime islemis ki bir gun hadi bakaliiiim dedim baslayis o baslayis... Behlul fan'iyim simdi, hatta aramizda kalsin perş. aksamlari cok onemli bir program yoksa evde dizi izliyorum. Cok uzatmayaim ama Canim Ailem icin de yine benzer bir durum yasandi, israrci yine ablamdi. Yine ayni ablam, bu sefer blogcu oldu hem de cok sıkısından. Canim cigerim yegenim Yaz'la ilgili yeni ne varsa simdi fotolarla belgelenmis bir bicimde Yaz Aski blogunda izleyenlerin begenisine sunuluyor. Cok fayla gercekten. Hem severleri icin hem de kucuk Yaz buyunce, okuyup tum detaylara hakim olacak. Bizlerle ve kendiyle ilgili olarak...

Blog konusuna gelince... Sibel'le baslayan bu furya once ablamla sonra Deniz Sesli'yle devam etti. Bir c.tesi sabahi ablam telefonda sana bir surprizim var, mailine bak dedi. Bir de ne goreyim benim icin bir blog acmis, site simdi buradayim. Sagol ablam. Hayirli olsun bana ugurlu olsun bana...